Arş nedir ? diye bakıldığında, kelime olarak: Kürsü, taht, yüce makam. En yüksek gök. Ve bu anlamlar dışında insanoğlu tarafından taht, saltanat vb anlamlarında dahi kullanılmışdır.
Taht kelimesi türkçe kuran mealinde kurandaki "arş" kelimesinin karşılığı olarak tercüme edilmiş. Arş kelimesi "e-r-ş" harflerinden oluşmaktadır.
Kuran da "arş" ın geçtiği bazı ayetler :
7:54 - Şüphesiz Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine istiva eyledi.
9:129 - Eğer aldırmazlarsa onlara de ki: Bana Allah yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben O'na dayanmaktayım ve O, o büyük Arş'ın Rabbidir.
10:3 - Rabbiniz o Allah'dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra arş üzerine istiva etti (onu hükmü altına aldı), işi tedbir eyliyor.
11:7 - O, öyle bir Allah'dır ki, hanginizin daha güzel amel işleyeceğini imtihan etmek için gökleri ve yeri altı günde yarattı. Arşı da su üstündeydi.
13:2 - Allah O'dur ki, gökleri direksiz yükseltti, onu görüyorsunuz, sonra arş üzerine istiva etti, güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi.
17:42 - (Ey Muhammed!) De ki: "Eğer dedikleri gibi Allah ile birlikte ilâhlar olsaydı, o zaman bu ilâhlar Arş'ın sahibine bir yol ararlardı."
20:5 - O Rahmân (kudret ve hakimiyyetiyle) Arş'a hakim oldu.
23:86 - "Yedi kat göklerin Rabbi, azametli Arş'ın Rabbi kimdir?" diye sor.
23:116 - Mutlak hâkim ve hak olan Allah, çok yücedir. O'ndan başka ilâh yoktur. O, bereketli Arş'ın sahibidir.
40:7 - Arşı taşıyanlar ve onun etrafındakiler, Rablerinin hamdiyle tesbih ederler ve O'na inanırlar.
57:4 - O'dur ki gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş üzerine istivâ etti.
69:17 - Melekler de onun etrafındadır, O gün Rabbinin Arşını bunların da üstünde sekiz melek yüklenir.
85:15 - Arş'ın sahibidir, yücedir.
Arş kelimesi ile birlikte kullanılan kelime "istiva eylemek" dir. Allah arşa istiva ediyor.
Bir hadis:
Bir adam Hz. Peygamber'e siyah bir köle getirdi ve:
- Benim üzerime mümin bir köle azat etmek vacip oldu. Bu kâfi midir? diye sordu. Peygamber o köleye sordu:
"Sen mümin misin?"
Köle:
"Evet" dedi. Peygamber:
"Peki, ALLAH nerededir?" diye sordu.
Köle göğe işaret etti.
Bunun üzerine Peygamber:
"Onu azat et, o mümindir" dedi. (İmam-ı Azam'ın Beş Eseri, İstanbul, 1981, s. 45-48 Arapça kısmı).
İslam alimleri, Allah ın mekandan münezzeh olduğunu düşündükleri için, bu ayetlerin ve kelimelerin tefsirlerinde "zorlama" metodunu kullanmışlardır. Zorlamak, yani senin ölçütlerine uymadığı için onu yönlendirme ile yorumlayarak uygunlaştırmadır. Hatta kafası iyice karışan islam alimleri bu konuda şunu söylemişlerdir:
" MÜTEŞABİH AYETLER TEVİL EDİLEMEZ "
Burada bu kelimelerin geçdiği ayetler "müteşabih" olarak alınmış ve kısa bir şekilde köprüden önceki son çıkış kullanılarak, bu ayetlerin yorumundan kaçınılmışdır. Tabii ki yorumlayanlarda söylediğimiz gibi "zorlama" metodunu kullanmışlardır.
Hadis de gördüğünüz üzere, ve bir çok ayette görüldüğü üzere islam dininin elbette bir göksel boyutu vardır. Dikkat edilirse tüm bu ayetleri görmezden gelen, dışlayan, tevil edip "zorlama" ile çevirmeye çalışan varsa müslüman lıkdan uzaklaşmış olur. Çünkü o kadar ayeti inkar etmek yada değiştirmeye çalışmak olacakdır bu.
Arş ile birlikte anılan diğer kelimede "kürsi" dir. Örneğin şu ayetde geçmektedir:
"kürsiyyuhussemavati vel ardı" anlamı: "o nun kürsisi gökleri ve yeri kaplamışdır."
Tabii ki burada ki kürsi, üzerine çıkıp konuşma yapılan bir sehpa değildir. Ayrıca dikkat edilmesi gereken nokta kürsi nin gökleri ve yeri kaplıyor olmasıdır. İnce nokta; gökler kelimesi çoğuldur ve yer kelimesi ise tekildir.
Bütün bu ayetleri çözmek, anlamak için İslam ın göksel boyutunu kabullenmemiz gerekir. Aslında bu sadece islam a özgü bir noktada değildir. Bu şekilde "tanrı"nın ve "din"lerin, ya da "mit" -her ne isimle adlandırırsanız adlandırın- bir göksel kaynağı, bir bağıntısı mevcuttur. Bu kimimize masalsı da gelebilir. ve bu durumda da örneğin "cennet"i bir pandora box ya da harikalar diyarına benzetebiliriz. Bütün bunlar bizim kısayolumuz mu ? Meselelerin cevaplarına bakış açısı getiremeyemişimizin ve beynimizin cetvelinin 30 cm olup da 35 cmlik bir şey geldiğinde yapdığımız bir hareket midir, yorum herkesin kendine ait olan bir duygu.
Şimdi dikkatinizi bir başka kaynakdaki bir kelimeye çekmek istiyorum:
Göğü geçti ve bölgeleri taradı…
Efendi daha sonra Derin’in yapısını ölçtü.
E-şara’yı dıştaki evi olarak kurdu;
E-şara’yı Göklerdeki büyük ev olarak kurdu.
Burada ki kelimemiz e-şara dır. Tıpkı kurandaki arş gibi aynı harflerden oluşmakta olan bir kelime.
Kaynak: sümer metinleri idi.
Açığa çıkan bu bilgiler ile tüm kutsal metinleri karşılaştırmamız ve ipuçlarını yakalayarak gerçeği az da olsa görebilmemiz imkanını yakalayabildik mi ? Acaba ? Yada
Taa sümerlerden, sonrasında diğer kutsal metinlerde sözü edilen ve hep kafaları karıştıran bu cümlelerin hepsi birbirinden çalınma alıntı mı, yoksa bir şeyi anlatan farklı yorumlar mı ? Akla ve mantığa uygun olan bir şeyi anlatan farklı yorumlar olması, birbirinden farklı ama dikkatli bakılırsa birbirleriyle çelişmeyen, aksine kesişen noktaları olan yorumlar.
Bir başka kaynak, Tevrat :
Derin ' in üstüne bir yörünge çizdi ;
Işık ve karanlığın (kaynaştıkları)
son yere kadar.
Burada derin kelimesine bakınız. Derin olan, derinliği olan bir şey.
İncil den alıntı:
“ Tek başına gökleri gören odur, ve en yüksek Derin üstünde yürüyen odur; Büyük Ayı’ya ,Orion’a ve Sirius’a ve güneyin burç evlerine varan odur. “
“ Yüzü Boğa ve Koç’a gülümser ; Boğadan yay’a gider”
Burçlar dan bahseden cümleler. Astronomide uzay haritası okarak kullanılan burçlar. Yüzü boğa ve koça gülümser.
Yine incil:
“ Rab güneyden gelecek…haşmetli Dünyayı dolduracak…ve Venüs ışık gibi olacak, huzmelerini Rab’bin verdiği. “
Güneyden gelen ve saat yönünde hareket ettiğini tarif eden cümle, tıpkı mezapotamya metinlerinde olduğu gibi.
Farklı kaynakların tek bir olayı değişik şekillerde yorumlaması, birbirini çürütmeyen, birbirine bir şekilde destek olan cümleler.
Peki nedir arş...
Uzaklarda bir yer, göklerde, bir konum, nibiru gezegenin eliptik yörüngesinin son noktası. "Cennet"in yakınında, yada yanında. "Cennet"in olduğu gezegenin yakınındaki bir konum. Arş-ı taşıyan sekiz melekden kasdı anlayamıyoruz. Arş nasıl taşınır ve sekiz melek nasıl taşır bilinmiyor. Henüz bir ipucu hiç bir kadim metinde rastlanmadık.
Kürsi nedir..
Kürsi ise eliptik yörüngenin yörüngesi ile birlikte alanı. Bu durumda yörüngenin alanı içinde gezegenimiz dünya ve diğer gezegenler kalıyor. Kuran ne demişdi: "O nun kürsisi gökleri ve yeri kaplar..". "O"nun kürsisi yani yörünge alanı dünya, galaksimizi ve gökleri kapsayıcı bir alana sahip.
"sümmesteva alal arş" (Sonra arş a istiva eyledi). Yani arş konumuna yöneldi, yükseldi.
Bir çok islam aliminin yapdığı gibi "zorlama" ile bunu "arşa hükümdar oldu, hakim oldu" mu diyelim ? Yoksa gerçek manası ile yükseldi ve konumlandı diye mi algılayalım, ya da daha ilersi her ikisinin aynı anda kastı mı diyelim ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder